Hırçın Mavi Serüvenleri
Karanlikti her yer. Kapkaranlikti. Sesler duyuyordum ama karanliktan baska bir sey goremiyordum. Tam umitsizlige kapilip karanliga teslim olacaktim ki,siveli ve bir o kadar dostca bir ses duydum : "Geldik abey". Bindigim taksinin soforunun sesiydi bu. Icim gecmis megerse. Uyumayi sevmeyen biri icin yabanciydi bu karanliklar. Dogal olarak yadirgadim. Bunlari dusunurken taksici sagolsun bavullarimi indirmeye koyulmustu bile. Tesekkur ettim,parasini odedim.Donus yolunda yine onu aramam icin numarasini verdi. Sonra da basip gitti. Elimde kirmizi,polo marka spor cantamla marinanin girisine yurudum. Geldigimi haber vermek icin,bana verilen numaradan kaptani aradim. Cok bekletmeden beni almaya geldi. Elimi sıktı,"Hosgeldiniz ismim Huseyin" dedi. Tekneye dogru yururken,gozum diger teknelere ilisti. Hemen hemen hepsinde Amerikan,Ingiliz bayraklari vardi. Kaptana sordum bu durumu. "Yoksa burayi da mi somurduler kaptan ?" dedim. "Yok be bunlarin cogu Turk"dedi bilmis bir edayla. Megerse mesele az vergi vermekmis. Bu yuzden vatandasi olmadigi bir milliyetin bayragini teknesine asip,bu bayragin esaretinde kalmaya,milli duygularini yok etmeye mahrum birakmisti kendini. Ah ah para icin milliyetini satan insanlari anlayamiyordum bir turlu. Neyse bunlar derin mevzulardi. Tekneye vardik. Cok mesafe yoktu aslinda. Assagi yukari 50-60 metreydi. Tekneye binmek icin iple tutturulmus,demir ve tahta karisimi bir basamaga bastim. Ne yalan soyleyeyim o kadar dardi ki dusmekten korktum biraz. Hayir sorun dusup vucudun islanmasi degildi. Defterimin islanmamasiydi onemli olan. Neyse kazasiz belasiz bindik. Kaptan yatagimi hazirlamisti bile. Cok yorgun oldugumu soyleyip yarin detayli olarak konusmayi teklif ettim. "Tabi Hakan Bey"dedi. Iyi geceler dileyip bana ayrilan kamaraya girdim. Kamara dardi. Benim gibi iri bir adam icin fazlasiyla dardi. Kucucuk bir penceresi vardi. Ruzgar girmiyordu bu pencereden. Bu yuzden de icerisi bir hayli sicak ve havasiz kaliyordu. .
Yapacak bir sey yoktu. Bu yolculugu kendim istemistim ve sadece 2 gun gecirecektim. Ustumu basimi cikartip yataga yattim. Gozlerimi kapayip zor da olsa uyumayi denedim. Basarili oldum.
8.15 gibi uyandim. Kaptan beni yeni hazirlanmis bir kahvaltiyla karsiladi. Her sey vardi. Bir tek ben eksiktim. Caylari da koydu. Sonra basladi merak ettigi sorulari sormaya. "Nabi bey anlatti bana cogu seyi anlatti. Bodrum deniziyle ilgili hikaye kovaliyormussunuz. Oysa ki bu denizler sakindir genelde. Insanlar tatil icin gelir,macera icin gelmez. Neden burayi sectiniz ?" dedi kaptan Huseyin. Ne cabuk kilik degistirmisti ki bu adam,kaptanliktan polise donuverdi ? "Deniz denizdir. Dibini ve otesini goremeyiz. Denizin sakasi da yoktur. Bunlar bir macera icin yeterli deg mi sence he Kaptan ? " dedim soruya soruyla karsilik vererek. Kaptan koseye sikismis gibi oldu,dusundu. Ama vardigi nokta yine ayniydi. "Burasi sakindir. Baliklar kucuktur,deniz de zararsizdir. Neyse Hakan Bey siz bilirsiniz. Nabi Bey'in misafirisiniz sonucta. Siz nasil arzu ederseniz"dedi konuyu kisa kesme istefini belli ederek. Huseyin 40'li yaslardaydi. Yuzu kirmizi ve kirisikti. Gozleri maviydi. Saclari cok gurdu. Cim adami andiriyordu siyah kirpi gibi saclari. Omuzlari genisti ama gobegi vardi. Kahvaltimizi ettikten sonra biran once yola koyulmak istedim. Ipleri cozdu,motoru calistirdi. Artik gitmeye hazirdik. Marinadan yavas yavas cikarken bile motorun kuvvetli sesi,gurultu yapmaya yetiyordu. Marinadan ciktigimizda Huseyin daha da suratlendirdi tekneyi. Motorumuzun pervanesi,denizi yara yara geciyor,gectigimiz yerlerde kopukler ve dalgalar birakiyordu. Yavas yavas ruzgar artmaya baslamisti. Saat 10.45 civariydi. Huseyin saskindi." Bu saatlerde boyle ruzgar cikmazdi,ilginc" diyordu. Guluyordum icimden belli etmeden. Ruzgarlar her gecen dakika daha da siddetleniyor,koca gemiyi bir yukari kaldirip bir assagi indiriyordu. Biran batacagimizi dusunmedim degil. Huseyinse sogukkanliligini koruyordu. "Burdan gitmeye devam edersek,dalgalar daha da sertlesecek daha da sallanacagiz ne yapalim? " dedi. "Ruzgarin dinmesini bekleyelim bir iki saat. O surede de bir koya demirleyelim"dedim. "Tamam Hakan Bey iyi fikir"dedi basini onayliyormus gibi salladi. Dumeni saga dogru cevirdi,keskin bir donus yaptik. Sonra ayni hizla sola cevirdi. 10 dakika icinde luks yatlarin bulundugu,lahmacunun 50 lira oldugu bir yere geldik. "Deniz cok guzel burda. Siz girmeyecekmisiniz ? " dedi Huseyin. Bir yandan ustunu cikartiyordu. "Yok,ben burda denize girmeye cekiniyorum. Kopekbaligi falan cikar,daha ilk gun olmek istemiyorum"dedim. Huseyin guldu. Alay eder gibi burda kopekbaliginin olmayacagini soyledi. Cok israr etti ama girmedim. Onu izliyordum. Cok iyi yuzmuyordu. Hatta kotu bile denilebilirdi. Sadece baliklama atlamasi iyidi. Biraz dolandi sonra sadece suyun ustunde durdu,benimle sohbet etti. "Gelmelisiniz mutlaka. Bakin burda hicbir sey yok. Olsa coktan saldirmisti bana"diyordu gulerek. Diger luks teknelerdende insanlar yavas yavas girmeye baslamisti insanlar. Bir an dusundum bende girmeyi. Suya hayir diyemezdim. Bende atladim. Atladigim gibi hemen tekneye geri yuzdum. Cok urkutucuydu cunku. Koca denizde acik hedef olmak cok korkuttu beni. Teknedekj merdivenleden cabuk cikmaya calisirken parmagimi kestim. Cok buyuk bir kesik degildi ama cok kan akti. Epeyde aciyordu. "Deniz suyu tuzludur,iyi gelir yikayin" diyordu Huseyin. Yapiyordum yapmasina ama durmuyordu. Yaklasik 2-3 dakika surdu boyle. En sonunda azaldi artik kanama. Deniz gercekten iyi gelmisti. Tam kurlayacaktim ki kendimi. Huseyin bagirdi : " Noluyor lan ! Ne carpti oyle bana ? ". Hemen geri kostum. Huseyin cabucak teknenin arkasina iple baglanmis bota yuzdu, sonrada tirmandi. Ne oldu dedim,biseyin koluna carptigini soyledi. Dikkatle baktik denize ama hicbir sey yoktu. Aradan yarim saat gecti. "Baliktir yav ne olacak baska. Buyuk bi balikti demekki hissettirdigine gore" dedi. Tekneye cikti. Sirtini bana dogru dondugunde buyuk bi kizariklik farkettin. Bunun siradan bir balik olmadigini gosterircesine bir izdi bu. Soylemedim ona. Korkutup,gezimizin erken bitmesini istemiyordum. Masaya oturduk,sandiviclerimizi yedik. Ruzgar coktan durmustu. Yola koyulduk. Epey bir mesafe gittik. Deniz cok guzeldi gercekten. Masmaviydi. Bazi yerleri koyu maviydi. Taslar ve yosunlar yuzundenmis. Sakin bir gezi gecirdik her sey normaldi. Hava kararmaya baslamisti. Marinaya donus vakti gelmisti. Yola koyulduk. Gidise gore gelis daha sancisiz oldu. Gun gibi sakindi dalgalar. Marinaya giris yaptik. Gorevliler botlarla eslik etti bize. Yerimize yanastik. Iplerin baglanmasi icin Huseyin ve yan teknenin kaptani var gucuyla ugrasiyordu. Cetin bir mucadele sonunda tekne baglandi. Tam karaya cikacaktik ki baska bir teknenin kaptani yanimiza kosarak geldi. "Emre'ye Tavsan Adasi yakinlarinda kopekbaligi saldirmis. Cabuk gelin " dedi. Hep beraber kostuk. Emre'den bahsetmisti Huseyin. Asker arkadasiymis. Beraber savas gemisi kullanmislar. Cok yakin arkadaslarmis. En onde de Huseyin kosuyordu zaten. Marina'nin revirinde bir suru kaptan toplanmisti. Kalabaligi yararak girdik iceriye. Polislerde gelmisti. Huseyin arkadasini oyle gorunce yikildi. Emre'nin bir kolu yoktu. Bir bacagida beze sarilmisti.Yuzu komple cizik icindeydi. Ciziklerin ici kanla doluydu. Adam mahvolmustu. Soylenenlere gore denizde yuzerken aniden bir kopekbaligi saldirmisti. Herkes saskindi ne arardi ki burda kopekbaligi ? Emre'nin durumu git gide agirlasiyordu. Ambulans hala gelmemisti. Ve beklenen oldu. Emre kan kaybindan öldü. Huseyin yikildi. Gec gelen ambulanstan hincini almaya calisti. Araya girdiler. Onu oradan uzaklastirdim. Kaptanlar yalniz insanlardir.Aileleri yoktur. Sanirim tek iyi yan bu olsa gerek. Huseyin disinda yakini yoktu. Uzulecek tek kisi Huseyindi. Gozu yasli bir ana ve bir es yoktu arkada birakacak. Allah rahmet eylesin Emre'ye..
Benim son gunumdu bugun. Huseyin acisina ragmen beni gezdirmek istedi. Cok israr ettim ama Nabi Bey'e saygisindan kabul etmedi dinlenmeyi. Tavsan Adasina gidelim dedim. Kararli bir bakisla "Tamam" dedi. Yola ciktik. Gozlerinde bir ates yaniyordu. Arkadasi ondan alan yere gitmek yakiyordu bu atesi. Sert ruzgarlara ve guclu dalgalara ragmen donmek istemiyordu. Bende sikayet etmedim tabi. Tekne sinirlarini zorluyordu. Batip cikiyorduk nerdeyse. Huseyin'e guvendim ve bu guclu dalgalara ragmen geldik oraya. Huseyin demirledi tekneyi. Etrafa bakinmaya basladik. Etrafta hicbir balik yoktu. Burasi oldugundan emin olamamistik ta ki Emre'nin kopuk kolunu gorene kadar. Baliklar ususmustu etrafina. Huseyin bir anda atladi tekneden. Denize daldi,kola dogru yuzdu. Kolu kapti,yukari kaldirip bana dogru gelmeye calisiyordu. Tek elle yuzmesi zordu. Elimi uzattim bana yaklasiyordu. Tam dokunacakti ki bir sey onu assagi cekti. Huseyin cirpindi,durdu. Ama karsi koyamadi. Bakmak disinda yapacagim bir sey yoktu. Kimildiyamadim. Huseyin,buyuk beyaz disler arasinda parcalaniyordu. Cabaliyordu ama her defasinda isiriliyordu. Parcalari kopuyordu. En sonunda cirpinmayi kesti. Kan,denizin ustune cikti. Kopek baligi teknenin oralarda dolaniyordu. Agzinda Huseyin'in bacagi vardi. Ben kendimden gecmistim. Sadece seyrediyordum. Kalakalmistim bir basima. Tekne kullanmayi bilmiyordum. Bot vardi,onuda kopek baligi parcalar diye calistiramiyordum. Beynim durdu ve beklemeye basladim. Iki saat gecmisti nerdeyse. Telefonum cekmiyordu. Kimse yoktu. Kopek baligi beni bekliyordu adeta. Gitmiyordu oradan. Burada olecegim derken turist tasiyan bir yolcu teknesi yaklasiyordu bu tarafa dogru. Buyuktu ve bir suru insan vardi. Ciktim guverteye,bagirmaya basladim. Duydular ve yaklastilar. Yardim edip beni kendi teknelerine aldilar. Olaylari anlattim kanlari dondu. Suratima bakakaldilar. Sonra bizim teknenin ardina dogru yanastiklarinda. Kani ve o katil baligi gorduler. Hepsi dehsete kapildi. Hemen sahil guvenlige haber verdiler. Bir suru bot geldi. Seslerden urken kopek baligi,derine dalarak kacmayi basardi. Balik yakalanamadi ama ben kurtuldum. Zavalli Huseyinse arkadasinin yanina gitti. Ertesi gun bizim olay haberlerde cikti. Denize girme yasagi getirildigi aciklandi. Denizi yabanci uzmanlar yogun guvenlik onlemleri altinda taradilar ama hicbir sey bulamadilar. Sasirtici bir bicimde tek bir iz bulamadilar. Huseyin'in parcalari da,Emre'nin kolu da bulunamadi. Bulunan tek sey. Bir bileklikti. "Oleceksem denizde oleyim" yazan bir bileklik. Siyah ustune beyaz el yazisiyla yazilmis. Huseyin'in bilekligi oldugunu ve Emre'nin hediye ettigini soyluyordu diger kaptanlar bu bileklik icin. Huseyin'in mezarina gomuldu bu bileklik. Ceset yerine konulacak tek sey buydu mezarin icine. Iki gunluk Bodrum seyehatinde maceradan cok ölüm ve kan gordum.. Korkulur senden katillerin yuvasi derin mavi...